Endüstriyel reklamcılık sektöründe en çok gündeme getirilen sorunların başında gelen haksız rekabet konusunu dergimizin geçtiğimiz sayısında ele almıştık. Bu yazımızda ise haksız rekabetin sektörümüz açısından önem arz eden bir türünü inceleyeceğiz: Üretim sırlarının izinsiz kullanımı. Malum olduğu üzere endüstriyel reklamcılık sektöründe müşterilerden alınan talepler ve hatta tasarımlar üretim aşamasına geçilmesi için çoğu kez yeterli olmuyor. Siparişten üretime giden süreçte ek tasarımlar, uygulama projeleri, kesim ve büküm çizimleri, baskı dataları ve kullanım kılavuzları gibi birçok ek çalışma hazırlanması gerekebiliyor. İşin mutfağı diyebileceğimiz bu süreç hem teknik personel istihdamı ve yazılım lisansları edinilmesi gibi belirli bir yatırım gerektiriyor hem de ciddi bir zaman ve ilk madde malzeme harcanmasına yol açıyor. Bazı durumlarda ise uygulama çözümlerinin elde edilmesi ancak uzun yılların sağladığı birikim ve deneyim sayesinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla söz konusu çalışmaların endüstriyel reklamcılık işletmelerine ait know-how (uygulama bilgisi) ve durumuna göre fikri / sınai mülkiyet oluşturduğu konusunda şüphe bulunmamakta. İşte sorun da buradan çıkıyor: Bazı işletmeler uygulama çözümlerini kendileri geliştirmek yerine başkalarının geliştirdiği çözümlerden haksız şekilde faydalanmayı tercih edebiliyor. Çalışanların bir şirketten ayrılıp diğerine geçmesi ya da kendi işini kurması bu tip durumların yaşanmasına zemin hazırlayabiliyor.
Kanun Ne Diyor?
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 55’inci maddesine göre haksız rekabet teşkil eden fiiller arasında bakın neler yer almakta: “c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle; 1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak, 2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak, 3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak. d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.” Görüldüğü üzere Türk Ticaret Kanunu bahsettiğimiz sorunu doğrudan ele alıyor. Ancak iş orada bitmiyor. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/B maddesinde “Diğer bir eserden istifade suretiyle vücuda getirilip de bu eser nispetle müstakil olmayan ve işleyenin hususiyetini taşıyan fikir ve sanat mahsulleri” olarak tanımlanan işlenme eserler, aynen diğer eserler gibi bu Kanun’un sağladığı korunmadan faydalanabiliyor. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 55’inci maddesi ise hem tescilli tasarımları hem de tescilsiz tasarımları ayrı ayrı düzenleyerek koruma altına alıyor. Dolayısıyla üretim sırlarının bir adım öteye geçerek eser veya tasarım teşkil ettiği durumlarda başvurulabilecek çareler daha çeşitli. Elbet ki kanunlarda yer alan hükümlerin hayata geçirilmesi her zaman kolay olmuyor. Haksız rekabetle, özellikle de üretim sırlarının izinsiz kullanımıyla mücadele etmek karmaşık yargılama süreçleri ve üst üste yığılan bilirkişi raporlarıyla uğraşmak anlamına geliyor. Bu nedenle işletmelerimizin bünyesinde geliştirilen uygulama çözümlerinin kayıt altına alınması ve güvenli şekilde saklanmasına özen göstermek gerekiyor.
Açıkhavada Haberler / Mayıs 2019